14 Aralık 2018 Cuma

, ,

İstavritin Kanatları


Sabahın altısı, uykuya kapatamadığım gözlerimi
Denize açtım iyice.
Dünyanın sonu gelmiş gibi bir havada,
Rüzgarla büyüyüp, kabaran dalgaların üzerinden,
Gecenin karanlığı henüz tam çekilmemişken,
Doğup doğmamaya kararsız güneşin
Sarı, kızıl kanattığı bulutlara dalan gözlerimi
Yavaşça ovuşturdum.
Gök renkli, fırtına renkli deniz
Yıkıp geçmek istercesine
Ağzından köpükler çıkararak hırçın ve öfkeli
Bana yöneltti ellerini.
Uzaklaşmadım geri
Üzerimdeki canlılık denen ağırlığı
Yer çekiminden sonsuza değin
Kurtarmak adına
Karanlık sulara izin verdim.
Gecelerdir kapatamadığım gözlerimi
Kapattım suyun soğuk grisinde.
Yer çekimini böylece kovarken ben
Balıkçı teknesinden pek ufak bir istavrit
Sıçradı önüme,
Minicik yüzgeçleriyle set çekti denizin öfkesine.
Ve durdu birden.
Küçücük bir balığa teslim oldu
Koca su.
Şaşırdım, bıraktığım bedenimi
Geri topladım.
Ve sordum:
"Şu kadarcık bedeninle nasıl karşı koydun
Şu koca suya
Ey be küçük balık"
Ve konuştu:
"Ben bir balık değilim
Şekilden şekile girenin ta kendisiyim.
Sanma ki yer çekimini toprağa gömülerek yenebilirsin.
Ne de suya.
Önce uçmayı öğren yaşarken
Keza göğe yükselmeden,
Ne çamurdan ne de topraktan imal bedeninden kurtaramazsın kendini."
Ve uçarak gitti balık.
Ben; kanatsız ve ıslak
Geri döndüm mecbur.
Ve uyku tutmaz gözlerim saatlerce kapalı
Uyudum, uyudum, uyudum.
Rüyalarımda hep uçtum, hep uçtum ve hep uçtum.

Esindaş

0 yorum:

Yorum Gönder